”Yakmalı.” diye bağırdı.” İnsanları düşünmeye sevk eden ne kadar kitap varsa hepsini yakmalı.” İşinde ilk günüydü ve bu işte on beş yılını devirmiş üstünün
ERHAN SEZER
Cinsiyet Özgürlüğü
Gökkuşağı renkli LGBT bayrağını oturduğu evin giriş kapısına asıp, birkaç adım geriyegiderek nasıl durduğuna baktı. Eseri ile gurur duyan bir sanatçı özgüveni ile gülümsedi.
Nihavend Makamında
Önünde duran rakı şişesine bakıp, derin bir iç çekti. Salaş bir meyhanedeydi. Nihâvend makamında bir sanat müziği çalıyor, ama içerideki baskın insan uğultusundan dolayı
Düşünceye Özgürlük
Etrafımda yürüyen bu insanlara bakıyorum. Her birisi farklı bir kimliğe, inanca, renge, kültüre ve sosyal sınıfa ait. Her birisinin hikayesi farklı, her birisi dünyaya
Trumpizm mi Demokrasi mi?
Birkaç gün önce ABD’nin başkentinde olağandışı bir olay yaşandı. Trump’ın sosyal medya hesapları üzerinden destekçilerine yönelik şiddet çağrısı karşılık buldu ve bu davet ABD
Umutsuzluk Yasak
Yeni bir yılı daha geride bırakıyoruz. Hiç şüphesiz hepimiz için zorlu bir sene oldu. Küresel çapta etkili olan pandeminin neden olduğu tahribat uzun bir
Toronto, Bir Sürgünler Şehri
Mısırlı aktivist Sarah Hegazi’nin Toronto’daki evinde bir mektup bırakarak hayatına son vermesi üzerimde dramatik bir etki yaratmıştı. LGBT hakları savunucusuydu. Eşcinsellik kavramının ürkütücü bir
İşin Gelmişi Geçmişi
Sherbourne caddesi ile Gerrard caddesinin kesiştiği noktada yer alan bir kafedeydi. Toronto şehrinin kalabalık noktalarından biriydi burası. Hemen her kimlikten insanı burada görmek mümkündü.
Bıra
Kafenin eşiğinde belirdiğinde yüzünde ayırt edilir bir yorgunluk göze çarpıyordu. Üzerindeki kalın yeşil montu ince vücudunu sanki farklı bir kalıba sokmuş gibi heybetli gösteriyor
Zaman Geçiyordu
Uzun boylu, çelimsiz bir vücudu vardı. Tenin rengi onun ya Afrikalı ya da Karayipli bir göçmen olduğunu hemen açığa vuruyordu. Ortalama yaşlarda olmasına karşın